Cumartesi, Mayıs 06, 2017 By: Oku Arz

Körlük


Abes görmek insanoğlunun mesleği olmuş gibidir.
Abes görmek gerekir de...
Mesela bir evde haddinden fazla eşya abestir. Gereksiz bir sürü şey insanı yorar.
Fakat yığmaya alışan o gereksiz eşyayı abes görmez de sahilde ki çakıl taşlarını abes göre bilir.
Çakıl taşlarının orada olup olmaması oraya uğramadıkça umurunda değildir. Ne zaman gider de ayaklarına batar,o zaman "Bunlar neden burada ki?"der.Anlamsız,lüzumsuz gereksiz görür.Anlamaya kendini ihtiyaçlı da görmez.Döner gider.
Biz mesela yaşlı bir insanın yüksek okul okumasını da abes görürüz."Ya bu yaştan sonra okuyacak da ne olacak?"deriz.Hemen para kazanmaya bağlarız işi.Bilmeyiz belki o insan can atarak geldiği o yerde şimdiye kadar hiç olmayan bir coşku ile ruh aydınlığına kavuşacak.Can atarak koşması onda öyle coşku oluşturacak ki şimdiye kadar fark edemediği,gözlerini kapattığı kuşların coşkusunu gönülden hissedecek,yeniden ruhu baharı bulacak,ölü toprağı üzerinden silkenecek aşk ile koşacak.
Bir konferans var ve konferansa bir özel davetliler var,hatta gelmek istemeselerde,mecburen gelenler bir de halk.Halkın içinde de canı gönülden gelenler ve sürùkleyerek gelenler var.Bir de diyelim ki o konferans biletli,fakat bilet parası bulamayan üstü başı dahi içler acısı bir kul.Kapıda içeri giremiyor.Ya da bileti almak istiyor.Gişe memuru abes görüyor,içinden"üç kuruş parası var onu da buraya harcadı, şimdi bu içeri girince ne anlayacak,anlayacak da ne olacak,ne yapabilecek!"

Ya da direk söyler"Eh kardeşim, sen boşuna buraya gelme,ne işine yarayacak?"
Vazgeçmeyen girer o içeriye,içeride ki en ön safta ki özel davetliler de ve konuşmacı da,halk da yüzünü ekşite bilir.
Biri"Şimdi bunun burada olması kendine ne kazandıracak ya da ne yapabilecek!"der.
"Diğerleri şimdi biz bu zavallı ile aynı mı olcağız."Onun içeri girmesi ile kendi şanlarına leke sürülmüş gibi hissedecek.Varsa yoksa onlar için şan önemlidir.Yoksa konuşmacının konuşması dahi umurlarında değildir.Konuşmacı dünyalık kârlı ticaretlerden bahsetse ya da bir eğlenceden zevk ile can atarak dinlerler.Fakat esas kâr olduğunu anlayamadıkları hatta anlamak istemedikleri ahret için de kâr olacak,hayrdan,iyilikten,paylaşmaktan bahsedilince hiç de dinlemek istemezler.Konuşulan onlar için hava civadır.
Can atarak gelen kul bir de âma ise,o bilir ışıksızlığın ne olduğunu, o bilir kendinde ışık yok diye dışarda ışık yok değildir.Bu dünyada karanlığı görebilmek ona nimet olmuştur.O bilir karanlığı ve aydınlığı yaratan Allah ancak ahrette gören olarak yaratabilir.Bu dünyada kendine ve başkalarına ayet olan,sınav olan âmalığı Rabbine döndükçe nura döner.Kalbi ile gören âma anlatılanları kalbi ile dinler.Kalbi ile dinleyen en iyi analizi eder.Ruhundan duyar,ruhu ile şenlenir.
O kalbini vermeyen konuşmacının söylediklerine sırtını dönen ise,daha bu dünyadayken pişman olduğu günler yaşar."Keşke dinleseydim"yüzü kapkara kesilir.
En basit ana babasını dinlemeyip parasına güvenen,zevkine dalan evladın,bir çok değerini kaybetmesi ile ahkâm kesmesine benzer.Hatta para için yüzüne dahi bakmadığı ana babası çoktan ahire kavuşmuştur.Bir helallik dahi alabilecek anı yoktur.
Ahirde ise onlardan kaçar...
"Terheguhê katerah"
"Onları karanlık bürümüştür,"
Abese suresi 41.ayet
                 ikraela

0 yorum:

Yorum Gönder