YILAN
Doğal döngüde olması gereken sinsice yaklaşarak avını yakalaması ile ünlü olan yılan, masalların ve hikâyelerin de kötü karakteridir. Sahtekâr ve sinsice hareket edip ortalığı karıştıranlara da ‘’yılan gibi soktu’’deriz. Yılan, fare de yer kuş da. Yılan hem zararlıdır hem de faydalı. Yılanın bu gibi halleri bizlere neler anlatır acaba;
‘’Ey insan! Benim gibi pisi temizden(helali haramdan ) ayırmadan ne bulursan yersen, dilin zehir olur, gözlerin de uzakları göremez, kulakların ne kadar derinleri duysa da bu seni sürünmekten ve bir akbabanın ağzından kurtaramaz, bazen de kurduğun tuzak senin başına döner, kendi cinsin seni yer farkına bile varmazsın.’’
Yılanın dili iki çataldır. Biri hakkı anlatır biri batılı.
Batılı anlatan tarafı:
Yılan avını üç şekilde öldürür.Bu şekillerin birincisi zehirleyerek,ikincisi boğarak,üçüncüsü yutarak dır.Cinslerine göre öldürme şekilleri değişir.En çok zehirleyerek öldürürler.
Nefsi yılan hastalığına yakalanmış olanlar, heveslerine kavuşmak için üç şekil uygularlar:
1- Yılan hastalığı olanlar kendi batıl fikirlerini hakmış gibi göstererek zehrini o kişinin beynine, azalarına zerk eder. O kişi o zehrin etkisi ile yılanın kucağına düşer de fark etmez.Zehir gibi dilin etkisi ile bazı insanlar bir birine düşer kan gövdeyi götürebilir.
2-Çaresizleri yılan hastalığı olanlar öyle bir kullanırlar ki, adeta bir lokma da yutulacak av ederler.
3- Yılan hastalığı taşıyanlar ellerinde ki fırsatlarla insanları çaresizliğe, muhtaçlığa sürükleyecek öyle zeminler hazırlarlar ki, o çaresizlikte hani atalarımız da demişler ya’’Denize düşen yılana sarılır.’’o misal şeklinde çaresizler adeta zorluktan boğularak, avını bekleyen yılana sarılır. Bilmez ki o avcı avını daha da sıkıp boğacak ve sindire, sindire yavaş, yavaş yutacak. Bilmez ki o yılan onu dört gözle bekliyordur.
Birinci şekildeki zehirli dil ile öldürenleri aslında hepimiz bir yerlerde şahit olmuşuzdur ve ya kendimizde bazen çıkarımız için zehirli bir dil kullanarak karşımızdakini yaralamışızdır ya da aramızda ölümcül bir kin bırakmışızdır. Bu tür bir çaba nefsin kendini üstün göstermeye çalışmasıdır. Bu dil bazı insanları yürekten zehirleyebilir. Bu zehrin insana ulaşma şekli dilde ki hak ve batıl yönünü ortaya çıkarır.
Yılanın zehri bazı hastalıkların şifası içinde çaredir. Bu da zehrin hak yönüdür. İnsan kılıklı yılanların zehirli dili yaralanan kişide dirilmeye sebep olabilir. Yaralıda fasıklık yok ise batılın içinde hakkı görüp uyanabilir. Hatta kendisinde ki bütün batıl şüphelerde yok olarak doğru bir yola istikamet edebilir.
Allah insana seçim vermiştir. Bu seçim ya hakkın yolunda ya da batılın yolundadır. Hakkın yolunda olan Allah’ın yolundadır. Batılın yolunda olan firavunun yolundadır. Firavunun yaptıkları ve söyledikleri ne kadar zehirli olsa da, Firavun yaptığı zulümlerle doğru yolda olmak isteyen hak dostlarını uyandırır farkında olmadan.Karanlığın içinde yıldızların fark edilmesi gibi.
Hak dostları yapılan zulme dur demek için harekete geçer. Doğru yolda olmak isteyen hak dostları çile ile hakkı batıldan ayırır. Ne kadar bildiğimiz hak dostları var ise hep çileli ortamlarda yetişmiştir Çile ile kendilerinin farkına varmış, çile ile ağlamış, Allah’a sığınmışlardır.
Zorluklardan, kolaylıklar doğmuştur. Sen kendini ne kadar başıboş bırakırsan, Allah’a bağlanmaz isen o kadar fasıklığa, firavunlaşmaya davetiye çıkarırsın.
İnsan firavunun kucağın da bile büyüse, doğru yolda olmak isterse Allah derse, Allah onu doğru yola kavuşturur. Firavunlar da kurdukları tatlı su batağında kendileri hiç farkında değil iken boğulurlar ve kendi arkalarında sürüklediklerini de boğarlar.
Boğarak öldüren yılan cinsinin kendinden daha kuvvetli bir timsahı tuzağa düşürmesi,boğması ve yemesi bize fasıkların kendi aralarında birbirlerine tuzak kurmalarını, boğmalarını ve avlanmalarını anlatır. Fasıkların en azılı düşmanları her zaman için kendi gibi olan fasıklar olmuştur.
İKRA ELA
@ElaIKRA
0 yorum:
Yorum Gönder