Pazartesi, Mayıs 28, 2018 By: Oku Arz

Zıvana Zemberek 1 #nedenselamdankoptukbiz



Dün sabah az kalsın zıvanadan çıkıyordum.
Nasıl mı?
Dokuz aylık kedimiz gırnav hali ile bir bebek gibi gece hiç durmadı.İki saat uyuyor sonra uyanıp tekrar bir ağlama ki sormayın?
Fakat sorulur da denir de!
"Kısırlaştırın yada serbest bırakın."diye...
Evet bunu diyenlerde haklı, hayvan ne yapsın fıtratı öyle yazılı...
Şimdi onun fıtri olan duygusuna engel olmuş olarak suçlu biz miyiz?
Evet suçlanıyorum da fakat onun kadar da sancıdayım.
Dört yılda bizim ile candaş olan köpeğimiz olmuştu.Kedimizden dört ay evvel öldü. Ben daha öyle bir bağlılık ve sevgi görmedim.Namaz kılarken kapımın önünde sessiz bir şekilde paspas gibi durup bekliyorken,namazın bitmesi ile kapıyı dövüyordu.Ya da ağlamaya başlıyordu.Ev ahalisinden biri  bi yere gitse hüzünleniyor gelince de heyecandan deli gibi dönüyordu.Gelene ondan önce hoşgeldin demek mümkün değildi.
Bi şey ortada değilse ona dokunmazdı fakat ortada ise ona bi çökerdi ki"Benim,ben buldum!"dercesine kandırmadan alman mümkün değildi.O da en zaafı olan ev yemekleri ile en başta da ekmek ile...
Fakat birde tabi buna şartlanıyordu.Bilerek sahiplendikten sonra gözlerine baka baka "Hani yemeğim"dercesine....
Neyse ben o ayetten o kadar çok şey okudum ki! Halen gidişi ile yüreğim parçalanıyor.Bir o kadar da zıvanadan çıkacak kadar zorluk yaşadım.
Şimdi denebilir, "Bu kadar şehidimiz var mevzuya bak!"
Evet denilebilir.Fakat bu konu dahi içinde bulunduğumuz hallerin remzi.Ben tevafuklar ile yaptığım tefekkürlerde açılanlara hayretteyim...



Öyle muhteşem bir düzen var ki hayretler edilesi.
Eski bir söz vardı, fakat kendi eski de sözün aslı hep güncel.O söz"Bahçende biten ot dahi bir sebep ile gelmiştir.","Tanrı misafiri"diye de bir söz vardı. Aniden gelenler Allah misafiri diye konuk edilirdi.
İşte hayatımızın her anı ashab - ı kehf sakinleri gibidir.Dünyanın pisliğinden arınmak yeni bir çağa ulaşmak için uyutularak büyüme halimiz.Her seferinde balığımız (nefsimiz)dalar biz hakikat ararken.Hakkı batıldan ayırabilme Furkan kazanma yolculuğu Abdullah'a kavuşma demidir.Allah'a hakkı ile kulluk bilinci kazanmaktır.Her aşama ile yeni bir bilinç kazanır insan.→→→




 Zulkarneyn demek iki çağ sahibi olmak demektir.(Kehf suresi ilk idrak ettiğim suredendir,mutlaka üzerinde düşünerek okunması gerekir.Her sure kıssaları,meselleri,sembolleri,işaretleri ile bize bizi anlatır.Bize en üst bilinç olan Abdullah'a kavuşturur.Onunda kendi içinde mevkileri vardır. )  Rabbimiz Hakim kitabımız Kur'an'da  kendi nefsinizde,arz'da ayetler vardır, okumaz mısınız ?der.(Zariyata,Casiyeye,Arafa,Bakaraya,Ankebuta... bak)
Surelerin içinde olduğu gibi surelerin isimleri dahi buna işaret eder.Hatta Bakara (İnek)suresinde,sivrisinek dahi olsa örnek verilmesinden kaçılmamıştır.
Bu meselleri okumalar genelde Rabbimizin Alim esmasından tutunarak yapılır.O da yapılması gerekir çünkü bilim hakkı ile okunabilsin,Rabbimizin incelikli yaratışında ki muhteşem güzellik bilinsin ve Rabbimiz Alim ismi ile de bilinsin diye ve hakkı hak ile okuyabilmek için. Bir sineği dahi hakkı ile Alim esmasından okuyunca Rab esması ile bize verdiği öğütler de açılır.Hak ve hikmet ile öğüt ortaya çıkar.
İnsanlara kitaplar yazarken,filimler çevirirken bu yetenek verilmiştir.Eğlenceli bir filimde dahi öğüt olacak nükte aranır.Tabi zıvanadan çıkmış olanda ancak dağılmışlık,ahlaktan kopmuşluk öğüdü alırsın. Bu ne bozuk filim der kapatırsın.
 Kitapsa okumaya tahammül edemez atarsın.


Ya bu zıvanadan çıkmışlık hali hayatın ta kendisi olmuşsa.Dengesi bozulmuş olan hayatın,merkezden,takvadan kopmuş hayatı içindeyse insan.Bu hayatı nasıl üzerinden atacak?
Gözümüzü maalesef zıvanadan çıkmış bi dünyada açtık.Bir süre olağan bir hal sandık.Fakat olağan olmadığı o 80 öncesi 8 yaşlarımdayken memleketimin yandığını yine gurbet ellerde tv.de şahit oluyorken çocuk yüreğimden akan göz yaşlarım şahit:
"Anne Malatya'mız yanıyor. "derken
Halbuki tüm dünya yanıyormuş nereden bilirdim ki?
Yıllar sonra o olayın yaşandığı Arpacı aptartmanı (Hamid Fendoğlunun gelini ve torunları ile bombalandığı apt)bana mağara oldu genç gelinken.Orada uyudum orada uyandırıldım.Daire bodrum katının üzeri,beton yüksek binalar ile çevresi kuşatılmış bir güneşin doğduğu yöne  penceresi var iki pencere de battığı yönde.Mutfağı bildiğin hücre,kuyunun içi,başını aydınlık penceresinden yukarı uzatsan gök görülmeyecek kadar derin.Boşluğun tabanı ise bir o kadar pis . Üstelik bodrumda apartman sorumlusu dairesiydi.
Orada lanet ettim bozuk birbirini ezen düzene. Bodrum katlarına insanı,canı tıkan düzene,kendi karanlığıma üzülüyorken alt katta dört çocuğu ile mücadele eden ana'ya içim titriyordu.
Ah!
Birgün düzeltemediğim dertler için bir namazdan sonra Rabbime bir liste yaptım tam iki sayfa oldu.Kendim,ailem,akrabalarım,üzüldüklerim için liste.
O vakit Gazze alabildiğine bombalanıyordu.
Ah ettmiştim,tamam bizler bu kadar sıkıntı içindeyiz fakat çoğuna da baksan yine şükürsüzlük içindeydik.




Hiç bir dert ne Gazze'dekinin ne fuhuşa zorlanmış kadınların ne sokakta tinere müptela olmuş çocukların dertlerine benzemiyordu.
Ben birkaç sene öncesine dek Hanzalayı da bilmezdim.
Fakat zıvanadan çıkmış dünyada her çaresizliğin içinde bir damla su feryadında olan Hanzala olmuşlara az çok vakıftım.Fakat ne tinerci denen çocuklara bir çarem vardı ne adı bar kadınına çıkmış hanımlara,ne alkolden zilzurna sarhoş ana işlek bir caddede insanlar capcanlı koşuştururken boylu boyunca üstünü başını pisletmiş bir adama...
Allah'ım nasıl iğrenç bi'haldi.O nedenle kimse onu görmüyor gibi gelip geçiyordu belli.
Ah bir adam nasıl bu duruma düşmüş olabilirdi ki?
Evet evet zıvanadan çıkmış olmalıydı.
Hayatımın kabus sahneleri rüya olsun dediğin kadar gerçek fakat rüya yorum diye kaldı.
Tv.yi açıyorsun ruhunu açacak hiç bir şey yok. Önce ilk dehşet haber, sonra siyasetin somut iyilik üretmeyen birbiri ile dalaşmaları.En sona doğru cinayet haberleri en son koyun kuzu haberi çerezlik.
E bu kadar dert içtin ne olacak olmalı eğlencelik diziler.Hım bu dizlerde bir iyi bir kötü karekter olmalı. ..Sen hangisini seversen toplumu sürüye çevirmek isteyenler tarafından düşman gösterilene saldırma potansiyelin olsun. Öyle bir kuruyor ki seni tam zemberek çözüldüğünde senin yaylar kopuyur,çarkların dağılarak düşünemez hale getirip düşman gösterilene dilin ile elin ile tırnakların ile saldırmaya başlıyorsun.



Bu şeytaniler bir evin içinde dahi bir evin düzenini böyle yıkabiliyor.Önce sana dost görünür,sonra mahrem olan neyin varsa bir sinek gibi senden çeker.Sen zannediyorsun ki "A beni anlayan bir derttaş buldum,oh bi güzel anlat,kocanı anlat,onu anlat bunu anlat, en uryan sırlarını ver.Sonramı evet öyle esir ettin ki kendine bir haksız olduğunu söylesen anında köpürecek,anında senin bohçanı yayacak.Tıpkı"Bohcacı geldi haniiim!"diye(bohçacıların iyi olan hakikat nakışı verenleri de vardır,kötü örneklere şahıs ismini ima dahi etmeden verirler.) seslenenlerin hali gibi."Güzel örneklerim var,örtülerim var."Onda ki modelleri merak edenler az bir kuruşa kavli bozacak.Dedikodo meclisi olacak örnek modeller sergisi,sonra o masalarda herkes kendi tabağına düşeni çatallayacak.
A evet evet işte bak o yapmıştı,çok iğrenç işler.Birde oturmuş kocasını kesiyor.
Evet bu kurulum aynı ile erkekler arasında da olur.Şeytani olan dost gibi görünür,(erkeklerin çoğu evinin mahremini açmaz,fakat ayrı zaafları vardır. En çokta daha geliri olan iş gibi)
Seni kurar,seni oyalar,sana umutlar vaat eder.Seni yemeğe götürür neye zaafın varsa onun ile de besler.Sen iyice kurulmuş haldeyken gevşemeye başlarsın. Sonra sırlarını birbir alır sivrisinek gibi...Eh artık iplerin onun eline geçmiştir ya onun oyun arkadaşı olmaya devam edersin ya da o senden çektikleri ile senle oynar durur.





Sonra aklını başına almadığın sürede onun dişlisi olursun o dilerse seni kurar dilerse zembereğin koparsın yok aklın başına gelirde terk edersen onu ne olursa olsun hakikat yörüngesine tutunursan haktan kopmazsın ta ki hak kurulmuş saatin duruncaya dek.
Evet evet bir yörünge var zembereği var bu kainatın hakkı ile işliyor.Kurulmuş zemberek artık son saatlerine geliyor gibi.
Dün sabah gece boyu bir bebek gibi uyutmayan kedimize sabah olmuş halen ağlamasına dayanamayınca 'Zıvanadan çıkacağım ya!"demem yüzlerce Estağfurullah demi ile zıvana kelimesini araştırınca bunca kelime yüze çıktı. Daha dahası var.
Zıvana mesela değirmen taşlarının dengeli çalışabilmesi için taşların merkezinde ki delikten geçen demir çubukmuş.
Eşim değirmenci bana bunu çizerek anlatmasını istedim.Zemberek olan kısma o mafsal dedi dededen değirmeci kayınbabam değirmenin a dan z ye kitabını bilir kendi yöresinde de su değirmenini kendi gayreti ile elektrikli taş değirmene çeviren usta ayrıca. Yıllarca kamyon tamir ettiği içinde motoru iyi tanıyor.
Neyse eşimde hem eski değirmenin hem de yeni değirmenin nasıl çalıştığını, düzenini biliyor.
O çizdi ve anlattı ben hayret ettim.Ne kadarda bizim düşünebilen beynimize benziyordu.
O anlattıkça ben nasıl düşünebildiğimi gördüm.
Rabbimiz öyle bir sistemle yaratmış ki bizleri,düşünme mekaniznamız herbirimizde var





Fakat cehren konuşmalardan,sözü kesmekten,söze değer vermemekten,ihtirastan,okumamaktan,yazmamaktan,artık ihtiyacım yok zannetmekten bu düşünebilme sistemi köreliyor.Bu körelincede insan duydukları ile hareket eden haline gelince zembereği de ona göre kuruluyor.Ya kendi kendini kuran oluyor ya da başkalarının kurması ile oktan çıkmış gibi savruluyor.(Buraya nasıl ulaştım bilseniz ve daha dedikleri,ah!"Rabbimiz tefekkür edin,aklını kullanmayana pislik boca olur demişti" ah!")
Biliyoruz ki damak ve dimağ kelimeleri var.Bunlar aynı kökten dişler nasıl öğütürken damak lezzetleri alınca yediğini anlıyor ve tanıyor sonra hazım merkezine gönderiyor.Hazmettikleri vücuda yararken hazım edemedikleri posa olup atılıyor.Onun gibi hazım ettiğimiz ve edemediğimiz sözler vardır.Bu hazımsızlık nedenine baksak somut haller ile düğüm çözülür.
Mesela çok hasta haldeyken zorla bi'şey yedirilmesini hazmedemeyiz ve o hep bizim için kötü olarak kalır.Fakat aslında orada sunulan şifadır fakat yeri zamanında uygun can çekici olmadığından iğrenç durmuştur.Aynen ahlaksız bir insanın aynı model renkte kıyafeti giymesi o kıyafet güzel dahi olsa o adam taşıyamadığı için iğrenç görünür.O modeli ve rengi nerede görse o ahlaksız hazırlandığı için yanına yakasına yaklaşılmaz.Bunun zıttı ile de çirkin bir elbise içinde ahlaklı bir insan o elbiseyi de güzel gösterir Hâlbuki elbise çirkindir.
Bu hayatın tüm alanında böyledir.Peki hakikati okuyabilen ne yapar aldığını,duyduğunu,gördüğünü cehren (zahiren,yüzeysel)cevaplamaz.Önce yemek gibi sözü/bilgiyi/olayı öğütür.Bu iyi bir dinleme,okumadır.Söz bitinceye dek.Sonra onu dişleri gibi öğütür,böler parçalar,değirmen gibi,sap ile saman ayrılsın diye.Sonra dimağına alır a'razlara (görünen belirtiler,doktorun hastalık belirtilerini sorması gibi)bakar.
Devam edecek...
İkra Ela

#instagramyazılarım
@ikraela
#sessizkalma
#nedenselamdankoptuk
#zemberek
#zıvana
#hucurat

0 yorum:

Yorum Gönder