Cumartesi, Şubat 25, 2017 By: Oku Arz

Esma ile Tefekkürlerim




Tüm özlemlerimizin ağlaması Seni özlemek ile susuyor Ya Mürtecâ!



Ya olmasaydı Hafîz İsminden bir şule?
Bulur muyduk varlık sahası? 
Sürpriz değil mi her sabah bize?
Sürpriz değil mi kendi varlığımıza çizilen sınırlar?
Ya saçlarımız gibi uzasaydı kollarımız?
Ey bizim Hafîz Rabbimiz Sen kusur ve noksandan münezzehsin,öyle muhteşem ki yaratman,yarattıklarına hülyalanıp Seni anmayı unutmaktan koru bizi.Koruyan Sensin,Hû...




Şimdi nedir bu sis bu bahar ağzı? 
Sis de beyaz bir tül gibi bu bahar ağzı!
Beyaz tülü giyince sarı kavruk alevi sönmüş güneşin bu bahar ağzı!
O da susmak ve dinlemek ister bu bahar ağzı!
Toprağım coşar bu bahar ağzı, yok mu fidanlar ekile?
Tohumları bekliyor bu bahar ağzı! 
Tohumlar bekliyor bir nazende üfleyiş bu bahar ağzı! 


Sisli bir kabakuşluk vaktinden ikindi vaktinin deminde minik mavi çiçekler baharı fısıltıyla müjdeliyor,
"Sis de baki değil ey can! Bak Rabbimiz unutmayan!Zikride buldum kendimi,mavi mavi gülümsedim semaya,arza!Çok küçüğüm,; sizin için küçük ayrıntılar zordur değil mi?

Zakir olan Rahman kusur ve noksandan münezzehdir,Ona zor yoktur.O Halık,Berr,Musavvir...O değer veren hiçlikten,anlamsızlıktan kurtaran Hû!"



Doğmadan ölecekmişim,öyle dediler."O iğne yetişmeseydi,ölecektin!"dediler. Çok dediler,hep masal gibi söylediler...
Ya her an yetişen nefesim yetişmese ya!Yetiştirilmese ya?Bir nefes de bahane ya!Görünür olmaya!

Ya Mukallib halimizi en güzel hal eyle! 
Ya Basîr görensin,görünür eyleyensin,görünür eylediğin gibi görebilen de edensin!
Şahidiz Allah'ım en güzel isimlerine...
Şahidim Allah'ım,hangi nimetlerine yalan diyebilirim!Şahidim zerreden küreye,birliğine...
Subhane Rabbiyel a'lâ


Şedîd Sensin Rabbimiz...
Beden dünyamız bu dünya olmadan aşikar olamıyor, bizim kavrayabildiğimiz kadarı ile...
Fakat Dünya bizsiz yine hayatı Senin verdiğin süre ile hakikatini devam etmekte. 
Sen Şedîd olmasaydın bu kadar şedid bir dönüşü aşikar olur muydu Dünyanın? Bu şedid dönüşü zerre hissetmeden Zül Celâli vel İkram ismin bu kadar muazzam tecelli olur muydu?
Şedîd ve Celâl isminden huzmelenmiş Cemâl isminin her bir şulesi her bir bahar dalında burcu burcu değiyor yüreklere...
Halbuki biz acziyetimiz ile şedid kelimesini zalimlerin gözlerinde,ellerinde gördük...Şedîd isminin anlamı o zannettik.
Şedîd ismin ile bahar bu kadar güzel mi açılır? 
Şedîd ismin ile son saat tecelli eder,Şedîd ismin ile ebedi cennet muştulanır.
Şedîd'sin Rabbimiz her bir aciz zalim bunu anlayamasada.
Senin Şedîd, Celâl esmanda nice ikramlar sırlıdır.İnce ince nakış nakış kar tanesi gibi...
Ey bizim Rahman Rahîm Rabbimiz azabına,gazabına tecelli olacak sapmalardan,taşkınlıklardan,bozgunculuktan,Hak,Adl esmalarından kopmaktan Senin eşi ve benzeri olmayan rahmetine sığınırız . Ya Bakî Hû Zül Celâli vel İkram bize vereceğin her hayra muhtacız,Hû...
@ikraela



Her eksik ve kusurdan münezzeh Subhan Rabbimiz A'lâ'dır.Esma-i Hüsnası o kadar muhteşem gözlerimize seyran edilmiş ki her bir şu minik çiçeğin desenleri,renkleri hiç şaşmadan aynı estetikte olması yâ Ehad diyor.Yâ Samed diyor şu kimsesiz gibi duran falezlerin üzerlerinde,kıvrımlarında hiç bir insan kuluna muhtaç edilmeden duruşuyla...
Yüreklerimize "Sebbih isme rabbikel a'lâ " ( A'lâ suresi 1.ayeti ) diyor. 


Dün Müheymin esmasının aşkı ile göğe baktım. Bizim için himaye edilen gök beni benden aldı. Bir hazineyi saklar gibi...
Koştum yerin yüzüne...
Himaye edilmiş her bir can rengarenk heyecandaydı...
Müheymin esma-i hüsnasının şulelenmediği bir yer göremedim...
Ben de himaye edilendim.Bilincim her an bir hediye gibi o hazineden ziyaydı...


 

Kızım diyor ki"Anne çok üst üste paylaşım yapma!İnsanlar darala bilir.
Kendimi zapt etsem de bazen olmuyor.Birikiyor yazılar.
Hem ne belli bir kuşun ağzı ile ekilir bir ağaç olur sözler inşallah!
Ne belli bir rüzgar alır götürür bir güzelin kalbine yazar!
Ne belli değil mi ?
Portakal ağacını tanımasaydık,portakal çekirdeğinde böyle muhteşem bir suyun varlığına şahit olur muyduk?
Portakalı tanımadan çiçeği ile tanışsaydık,baş döndüren kokusuna hayran olan ruhumuz ile inanır mıydık böyle muhteşem bir suyun varlığına şahidi olacağını!
Bulutlarda suyu yaratan,portakal çiçeğinin kalbine portakal suyunu yazan ne Muazzam!
Kim bilir değil mi bizim yüreğimizde neler yazılı?
Rabbimiz bizi esma-i hüsnana şahitlerden yaz!Şahadetimiz hem bu dünyada cennetimizken ahrette nurumuz olsun.
Ya Halık halden hale ne güzel yaratan,bizimde halimizi en güzel et!Daralmalarımız sonsuz genişliğin müjdesi olsun.Ya Bakî Hû!




Dün Müheymin esmasının semasında Kehf suresini de gördüm.
Allah dostu ile yolcuğa sabreden ,kendine vermeyene de vermek erdemi kazanıyor.Yıkık duvarları Rabbi hatırına orada olmayan yetimler için düzeltiyor.Yetimin hakkını Müheymin esmasından şule ile himaye ediyor.
Güç kendinde iken gücünü haksızlık ile israf etmiyor.Güç kendinde iken güçsüzün hakkını Allah için muhafaza ediyor.Hakkı hak ile yaparak Müheymin esması ile taclanıyor.
Ey bizim Müheymin Rabbimiz, biz insan olalım diye bizi himaye edensin, biz Senin himayen ile kendimizi kendimizde buluruz.Bizi bize bırakma!



 Şefîk'sin Rabbimiz geceyi üzerimize örterken...



"Öyleyse Beni zikredin ki, Ben de sizi anayım. Bir de Bana şükredin, nankörlük etmeyin."(Bakara suresi 152.ayet)

Bir nefesimiz ikram edilirken, diğerine kefil ve kafi değiliz.

Rabbimiz Kefîl ve Kâfî olan,bize verilen bu dünyada ki zaman doluncaya kadar.
O zaman ki Zâmin olandan ikram,Zâmin olmasaydı Rahman nerede bulurduk derman!
Rabbimiz baki nefeslerimize Kâfî ve Kefîl olan.Hû Bakî Hû. ..


Rabbim Sen bana yolumu göstermezsen ben körüm!
Kendi bilincimi dahi yeni güne taşıyacak kudretim yok!
Bilincimiz Senden emanet,emaneti Senin rızan olacak şekilde donata bilmemizi nasip et.Ya Hafîz Hû...



Bu sanal sayfalara,hayret ettiğim mürekkepler ile yazacak o kadar çok sözüm var ki!Kimi defterimde kaldı, kimi zihnimde,kimi kalbimde filizlenmeyi bekliyor.Kimi ise uçtu gitti,tutamadım fakat ben unutsam da onlar vaktinde gelmeyi de biliyorlar.Gelince beklettin mi ya solarlar,ya uçarlar,ya da sana soğurlar,sıcak sıcak akıyorken taş kesilirler.
Eh!O zaman yeniden başa sarmalı,önce tohumu zihinden alıp kalbe ekmeli,sonra can suyunu dökmeli!Aman ha unutup da çürütmemeli!
***
Fotoğrafda ki sarmaşık güzün komşu teyzenin bana verdiği tohum.Rabbime şükürler olsun tohum filizlendi ve ben hayran hayran Rabbimizin ayetlerini esma-i hüsnası ile ona bir seyirci,okuyucuyum.O kadar muhteşem ki!
Yazı yazmak gibi bitki bakımında da acemiyim.Bu acemilik halimizi bu sarmaşığın başlama noktasında ki yaprakların hali de şahit.
Tohum ilk filizlendiğinde böyle dilimleri şekilsiz yapraklara hayret ettim."Acaba yaprakları hep bu şekil mi ?" Dedim.Ya da "Daha büyümeden hasta mı oldu ?" dedim.Fakat bir kaç gün sonra yükseldikçe yapraklar muntazam bir hal aldı . Tıpkı güzel niyetlerimizde sabır ile pes etmeden çalışmamız gibi...
Öyle muazzam ki Rabbimizin yaratması,kalp sanki bu aşkın güzellikten yerinden kopacak...
Âh!
Yâ Muazzım,bizim için istediğin en güzel hali bize ver.







Dedim"Sen sayı saymasını da mı biliyorsun?"
Dedi"Yeni öğrendim."
Dedim"Nasıl öğrendin?"
Dedi"Bismillah ile... önce Hû dedim,sonra bir dedim, katlarım ile saymaya yükseldim"
Dedim"Sen ne güzel Hasip isminden bir şulesin...Sen say ben seni dinlerim..."


Geçen güz komşu teyzenin verdiği tohumları,balkonda bir kaç saksıya ektim.Her biri ayrı şehadetini anlatıyor.
İkinci fotoğrafta ki komşu teyzenin sarmaşıkları gibi olmasını ümit ediyorum bende ki sarmaşıkların, fakat onun gibi olmasa da cüzi olur inşallah.

Benim emanetlerin saksıları dar,hali ile toprağı az.Saya bildiği,zikredebildiği kadarı ile
Rabbi sağlık nefes verdikçe...
Hû Bakî Hû...

                                               

Bu ne zelzele!Belli çok biriktirmiş sin ,ne varsa içinde patlayacaksın bu bir netice,biriktirdikçe kendi kendinle!

Şaşırırlar!Hal bu ki sen hep suskundun,vakurdun,bazen güneş vurmuş olurdu yüzüne,bazen bağrın dumanlı,bazen başın ağrırdı,bazen yıldırımlar düşerdi de tepene sen onları da yutardın,varsın gezsinler derdin evim geniş...toprağım bol...kayalarım da var hani Allah adı anılınca yerinden sarsılan...Kaynaklarım da akar susayanalara su olsun diye.Yok ben sarsılmam zannederdim,hiç yıkılmam,bölük bölük olmam...ne kadar çok biriktirmişim içimde.Of ne kadar da dayanıksızmışım dağ gibi görünsem de...


Şaşırmayın ne olur,korkmayın da sadece bir Kaviy Allah diyin durulurum,süküt olurum yine yine sesinizi dahi size geri iade ederim.Anlatırım ne kadar biriktirdiğim varsa içimde...

Zilzal hem içinde hem yerde hem bağrında hem evinde

Ve anlatır o bir gün bütün haberleri...

Ve işte vurulur o zaman yapılan edilen yüzüne yüzüne...

Hiç mi şahit olmadık hem yüzümüze hem özümüze söylenen ,hiç mi patlamadık itiraflar deresinde...

Vallahi sarsılmam deme!
Dağ gibi bağrın olsa dayanamazsın....dağ dayandı mı?

Dağ söze dayandı mı?Bu yankı nedir?Ey kendi kendine söylenen!Ey vakur bakışlı!Çatlarsın sen o kadar sırrı bağrında barındıramazsın.Celal isminin huzmesi vurur da kalbine bölük bölük bölünürsün,lime lime dağılır kurda kuşa yem olursun,dayanamazsın.Musa sadece bir tecelliye dayanabildi mi?Ey derdi kendinden büyük olan can sevdalısı!Bağrını Rabbine aç,aç ki gülsün Vedud olanın şafkı yüzüne gönlüne dolsun.

Papatyalar cılız bir tohumdan olan,o da çatladı o da açıldı Falık Olanın emri ile,dağ olmak derdine de düşmedi o Nur'u özledi....bir sıcak gülüş ile bağrından ,özünden ona yöneldi.Bak her papatya gülümser o Vedud Olanın huzmesinden bir şule....

Ölmek,kaybolmak derdine de düşmedi o özü ile yükseldi...özünden...özden...

Allah'a yakınlığın kadar kendini aşarsın,kendini bulursun,ufka doğarsın fecrin olur.

Bir güzellikten sonra insana bir rahatlık çöker,gevşer insan ve halini bozar rüzgar hep aynı esecek zanneder,halini bozan kelimelerini bozar ,kelimeler bozulunca ağız bozulur,akıl hafızasını kaybeder.Hafıza kaybolunca ne yaptığını bilemez olur,dostu düşman düşmanı dost görür hale gelir.Feraset gider,basiret ortadan kalkar....yürüdüğü yer taş olmuş olsa anlamaz,anlayışı kalmaz.Halini bozan için dönence budur ister toplum olsun ister bir can....

Ey can özüne dön Vahiy öze çağırır...Vahiy gökte Nur yerde Nur,tut onu yakmaz seni ,merdiven kur önce bir hilal bul,hilali bul karanlığı yar yar ki ümidi göresin...

İnşirahım olsun dersen tut göğünü ellerin ile tut bırakma arzularının pençesine,yarılsın göğ(s)ün,Ay'ın yarılsın,şafkın açsın,bulutların dağılsın...göğün söylesin dilsiz dudaksız elsiz ayaksız seni sana vursun.

Esma çekirdektir,ekipte sulayana filizini verince bak gör o zaman nasıl göğe yolculuk..

Tohumun yerde kalır özün ile uçarsın...

Zahir gören gönül tarlasında uçmayı göremez ki.İnsanın kanatlarını fark etmesi bütün dünyalık bağlardan kurtulup Allah'a kavuşmak ile bulduğu özgürlüktür.Sadece Allah'a kul olarak oluşan sonsuz özgürlük.

İnsan kanatsız da uçar KENDİ GÖĞÜNDE,miracıdır o hal.Tövbeye kavuşunca hilali bulur.


Rabbimiz yarattığı her bir zerreyi boş ve anlamsız yaratmamıştır.Öyle muazzam bir düzen var ki dünyada bunu görmemek için ancak gönül körü olmak gerek!
Bir ressam yapacağı tabloda neyi nerede tasvir edeceğini bilir,boş ve anlamsız bir detay çizmez.Anlamsız bir detay resmin bütünlüğünü, anlamını, güzelliğini bozar.Bu insana cüzi verilmiş bir yetenektir.İnsan cahilliği ve acemiliği ile hata yapar.
Fakat Subhan A'lâ Rabbimizin düzeninde asla bir kusur,eksik ve anlamsızlık,hakikatsizlik yoktur.
İnsanların sayısını çok görüp de kendini bu dünyada fazla görmeyen beşerler ne yazık ki her yaratılanın muazzam bir sanat,anlam olduğunu idrak edemiyor.Öyle ki insanı sayı ile değerlendirip bu dünyaya bu kadar insan fazla diyerek afetlerde ölen insanlar oldukça sanki kapladığı yeri genişliyor. Kendinin kılına zarar gelse feryat ederken onca insanın zulme uğrayıp bombalar altında kalmasına sadece seyirci oluyor.
İmtahan dünyasında kendi keyfine dalmış kaybedenler,sonu kesik olacak olanlardan olduğunu fark etmeden nefsine zulmediyor.
Ey bizim Ğafur-un Rahîm Rabbimiz bizi kendi keyfine dalan gaflet ehlinden eyleme!Daim senin yolunda hak için çalışacak kaviy,mecit kuvvet ile topla bizi...Sen herşeyin ihtiyacını bilen ve yaratansın bizi zalimler guruhuna boyun eğenlerden olmaktan koru!
Âmin ya Muîn Hû!


Zambağın kokusu tarif edilebilinir mi ki?
Ona da desem "Sen nereden aldın bu muhteşem kokuyu?
Karşımdakine ya da kendime "Sen nereden aldın,görecek duyacak,hissedecek kalbini?" der gibi bir şey...
Çocuklarımıza özel böyle kokulu kokulu çiçekler alıp,adım adım tefekkür ederek dillendirelim canlar,Rabbimizin muazzam yaratışını esma-ul hüsnası ile anlatalım.
Onlar can ile baş ile kalpleri ile duyacaklardır.Beraber ekin,beraber sulayın,adım adım dirilişini not edecek bir hatıra defteri yapın.Bu sene zambak zamanı geçti fakat seneye zambak mutlaka dikin.Şimdi ekilecek bir tohum,soğan var mı çiçekçiden sorun.
Ya da ne ekerseniz, mutlaka notu,tefekkürü evlatlarınız ile yapîn,sizde ki aşkın duyguyu çocuklar en derinden hisseder ve onları etkiler.Rabbimizi hakkı ile tefekkür etmek çocukların kalbine de binler inşirah,sevinç,güven ümit verir.Bir bitki ile Sabur,Azim,Alim,Rahman,Rahim,Cemal esma-ul husnalarînı muhteşem anlatabilirsiniz?
Rabbimizin sanatını Onun esmaları ile tefekkür etmek gibi bir huzur görmedim.
Balkonumda çiçeğim az fakat şu an ki zambağın başînda o mis kokuyu teneffüs etmek binler inşirah...Bak neden oldu yardı sadrımı,tâ dimağımda uçan neşesi...
O Hâlık O Berr O Musavvir Hû...




Gökyüzüne bakmamız özlemekten mi?
Bizi çeken Ay,yıldızlar hasretimizden mi çeker! 
Yerli değiliz belli!
Hiç buralı hissetmedim kendimi!
Soranlara hep "ahirliyim"diyesim var.Fakat işte alışkanlık, bir de suyunu içtiğin,havasını teneffüs ettiğin yer biraz senden parça ya!Hemen atlarım,"Malatya'lıyım"diye...fakat içim hiç kabul etmez."Yok ahirlisin,nereli olduğun haşirde eline kitabın verilince açîlacak!"der.
Değil miydi öz yurdumuz cennet?
Bir gemideyiz,gemide gideceğimiz yerin numuneleri var.Hasretimiz yüreğimizin en merkez noktasında ,göğe dalışlarımızda ondan.Hem biz özlemek dahi nereden bilirdik?Özlemek bizim mi?
Ah ahir orada bitecek tüm yara açan ayrılıklar...
Âh özlemek! Sen de kâr olursun,Rabbinin ismi ile yandıkça!
Ey bizim Rauf-ur Rahîm Rabbimiz esma-ul hüsnanını bildirmeseydin bize biz nereden bulurduk özlememize teselli!



Mutahhir'dir Allah"Bütün temizlikler O'ndandır.Her şeyi pâk eyleyen O'dur."(99esma99dua Senai Demirci kitabından)

Bizim nefsimiz bebek gibi öyle aceleci,öyle pisi temizden ayıramaz halde,halden hale dolanır.Rabbimiz bize zararlı olacak şeyleri çirkin,pis ve kötü kokulu yaratmasaydı biz onları da ayırt etmeden yemeyi dahi murat ederdik.
Yâ Mutahhir Allah bizi tertemiz etmek isteyen!
Anneler çeşmesinden tertemiz süt bizim için kaynatılır, her mevsim tertemiz meyveler,sebzeler canımızın çektiğinden bizim için yeniden yeniden yaratılır.
Gökyüzü bizim için temizlenir her an,sabah tertemiz getirilir bize,su tertemiz düşer toprağımıza,her an iç bedenimiz bizim için tertemiz edilir,bizim hiç haberimiz yokken,aklımıza yapışan zararlı görüntüler her uyku ile silinir,yıkanır, kalbimize yapışan kirler temizlensin diye de beş vakit namaz emri vardır, oruç vardır, hac vardır, zekat vardır, sadaka,Kur'an vardır.
Tertemiz riyasız gülücüklerden saf berrak sevgi damıtılır kalbimize, içimize ata ata biriktirdiğimiz tortulara bazen acı yakan sözler dökülür,ağlarız yanarız fakat o tortu öyle açılır ki felaha kavuşuruz.
Yeniden tıkanmamak için süzmeyi ve her şeyi içimize atmamayı öğreniriz...
O ne Kerim Mutahhir Allah! 
Rabbimiz biz hepimiz her an Seni övsek yine de hakkı ile övgümüzü tamamlayamayız.Sen öyle A'lâ Kuddüs'un ki bizi Seni daim övenlerden eyle!
Sen daim faal Rahman'sın,her an Seni övmek bitmez.Bu bitmeyen harmana bizi de kat ya Rauf-ur Rahîm ey!
Yeddi-Beyza saffına ancak Senin mağfiretin ile kavuşabilir nefsimiz.Elimize verdiğin asamızı tatlı su batağını yaracak,ummadığımız yollar açacak dal eyle!Yarılsın iman etmiş gönüller şerh şerh,Senin rızana kavuşturacak yol eyle!
Amin ya Muîn Hû Bakî Hû...



Mûsi 
"Genişlikler O'ndandır.Darlıkları genişletir.Zorlukları kolaylaştırır. "(99esma99dua kitabı,Senai Demirci)
*
*
*
Kalbim rahmin karanlıklarında yaratılıyorken ben ne bilirdim ucsuz bucaksız duyguların akışında Rabbimi bilecek bir ruhum olduğunu? 
Sussak sussak ve sadece Ona susasak ve sadece Onun için Onun ile konuşsak,çözülecekti kelimeler, hakikat bağı açılacak...
Hû Bakî Hû


Sen garip olursunda Karîb olan Rahman Rahîm garip bir dut ağacından gönlünùn çektiği dutu ummadığın an da buldur maz mı?
Pazar pazar çoğunluk tatil uykusu ile demdeyken sokaklar boş,tefekkür ile yürü Hû,hû...
Kendi kendin ile konuşur görünsen de,"Deli mi acaba?"diye zanda olan da olur :))
Gülümse,sen demlen tefekürünle kanatlansın ruhun...Hû Bakî Hû. ..

     
       


Beşer kendine sürpriz olduğu bu varlık aleminin Dünya basamağında bulunduğu imkan,mevkiden mırın kırın eder,bir türlü memnun olmaz,şikayet eder ya da değerini bilmez,şükrünù bilmez.
Düşünürsek eğer bu Dünya basamağı olmadan ahret basamağında herkes hak ettiği yerlere yerleştirilmiş olsaydı!Neler düşünürdük?Cennetlik dahi olsak mesela?
Bir tek cennet yok,bir çok cennet var ve mevkiler var,dünya basamağında herkes ameline göre hakkedeceği yerler! Bunu Kur'an ile sabit olarak biliyoruz.
Ben bu Dünyada her gün yeni halim ile yüzleşiyorsam,farklı şartlar içersinde farklı tepkiler veriyor,farklı ameller işliyorsam ben bu dünyada kendimi öğreniyorsam bu dünya olmadan direk ahrette kendimi nasıl tanıyacak ve bulunduğum yerin hak ettiğim yer olduğuna nasıl ikna olacaktîm?
Derdik değil mi?
"Ben neden cehennemdeyim?,ben niye bu mevkideyim?Benim niye öyle köşküm yok,benim cennetimde neden bal ırmakları yok ya da benim neden yıldızım,ayım yok?Ben niye akrabalarımdan çok uzak düştüm?Neden ben peygamberlerin komşusu değilim?Şehitler,alimler neden yanımda değil? "gibi...
Siz de bu sorulara katkı sağlarsanız mutlu olurum.
Bu Dünyadan kendimizi tanımadan ahire gitmek ayrı bir uyanış olacağı gibi Allah'ı esma-ul hüsnası ile tanımadan ahirete gitmek ne hüsran!
Herşeyin aşikar olduğu günde hiç bir esma-ul hüsnayı idrak etmeden ahirette ki yerimize yerleşmek ne pişmanlık! 


Biz kendimizden bihaberken,bize muazzam lezzetleri yaratan Rahman Allah ne muazzam kerim.Şimdi burada susuzluğumuzu gideren,tekrar tekrar ikram edenin ahrette vaad ettiği cennetlere mi aklımız ermiyor?
"Şimdi Rabbinizin hangi nimetine dersiniz ki yalan? " Rahman suresi 28.ayet

A'lâ'sın Rabbim,A'lâ'sın. 



Daracık saksıların içinden bu muhteşem şenliği yaratan,kanatlandıran Rahman Allah kalplerimize güzeli görmeyi,taktir etmeyi de yaratıyor.Ne A'lâ Rauf-ur Rahîm ne A'lâ Refî Allah!
Ya anlamadan bakan,hissiz,duygusuz varlık olarak yaratılsaydık?O ne güzel görünen görünmeyen hissedilen hissedilmeyen,duyulan duyulmayan nimetler yaratan!
Ğafur - ur Vedûd Allah ey!





Ve hep yeni açılışlar eşiğindeyiz.
Güneş görevini harfi ile yerine getirirken sarmaşıklar o nuru aşk ile bekliyor.
Biz gibi,siz gibi,o gibi,bin âhlar içinde gezerken pişman can,bir hilali arar gibi...
Bir nurun huzmeleri,daha sezdirmeden kendini,arar can o aşkın tecelliyi...
Bir değmesin o nur!Bak kuşlar zikir deminde,sarmaşık çiçeği çoktan kaptırdı kalbini,onda eriyecek,bir doğuş böyle mi güzel olur?
Ya Bakî Hû! Bizim sadrımıza tükenmeyen ışığından ver,yarılsın yüreğimiz,bir tek Senin için aksın,Senin ismin ile...
"Sebbih isme rabbikel a'lâ " (A'lâ suresi 1.ayet)






"Ved duhâ"(Duhâ suresi 1.ayet)

Kuşluk vakti
Kimi uykuda,kimi uyanmış,kimi uyanmak üzere...
Biz gibi siz gibi o gibi...
"Ey Nas!Eni sonu uyanacaksın,Rabbinin sana veda etmediğini ve de darılmadığını anlayacaksın.Hadi son saatin gelmeden uyan,bi'gayret!
Son nefeste ki uyanmanın sana bi'faydası yok! "der gibi...
Yâ Ğafur - ur Vedûd ey!


ikra ela

instagram @ikraela













































































































































































































































































































@ikraela

0 yorum:

Yorum Gönder