Çarşamba, Ocak 18, 2017 By: Oku Arz

Muhkem ve müteşabih ayetleri nasıl anlayabiliriz?Mezhepler ayrılık mıdır?Alimler birlik için ne yapmalı?



"Rahman Rahim Allah'ın ismiyle
Zümer, 17. ayet:" Tağuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp da tam gönülle Allah'a yönelenlere gelince, müjde onlaradır. Haydi müjdele kullarımı."
Zümer, 18. ayet:" O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir. İşte temiz akıllılar da onlardır."
Kıymetli kardeşim, sözüme ilk önce bu ayetler ile başladım ki,ben hangi hocayı da dinlesem hangi kitabı da okusam kimi de dinlesem,bu ayetleri yaşamaya çalışırım.Yaşayarak da zaten bunu fark ettik.
En başta,konuşan ulema da olsa insandır hata yapabilir,nefsi ile ya da şeytana uyarak konuşabilir.Biz acizler içinde bu geçerli.Eksik ve kusurdan münezzeh bir tek Allah.
Şimdi bu bağlamlarda sualine cevap vermeye çalışayım inşaallah."
(Bir komşumun gündemde ki bazı konular ile ilgili benim fikrimi merak edip sorması neticesi ile ona yazdıklarımı siz değerli kardeşlerim ile de paylaşmak istedim.Cevaplardan soruların ne olduğunu anlarsınız!)


“Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan Kitabın anası (temeli) olan bir kısım âyetler muhkemdir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik/kayma olanlar fitne çıkarmak ve olmadık te’vilini/yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun te’vilini Allah'tan başkası bilemez. İlimde râsih olanlar (derinleşenler) ise: ‘Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır’ derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşün(e)mez.” (3/Âl-i İmrân, 7 ayet meali)

Bu ayetin bağlamı ile soruna cevap vermek istersem,kainatta ki Rabbimizin sünetullahına (kanunlarına) bakarak daha net bir cevap buluruz inşaallah.
Mesela ağacın kainatta bize anlamı kesindir.Ağacın ağaç olduğunu biliriz fakat ne ağacı olduğunu bilmiyorsak bize anlamı açık değildir.Onu tanımamız için meyvesinin olmasını beklemeliyiz ya da bir bilene sorarız.
İşte biz meyvesini bilmeden çeşitli yorumlar yapıyorsak keyfimize göre yorumlayan oluruz.
Allah onu yaratmıştır,yaratmadan önce de bilendir,evvelini,ahirini de bilendir.Onun kodlarını O koymuştur.Meyvesini bilir,çiçeğinin ne zaman ne renkte ne kokuda olduğunu bilir.Hangi şartlarda nasıl yetişeceğini,şifalarını bilir.Hakkı ile onun te'vilini(yorumunu)de Allah bilir.Ya Allah ne güzel Halık.
Ulema (alimler) ise o ağacı daha önce tanımış,toprağa ekip sulamış meyvesini tatmış,şifasını analiz vs.edenlerdir.Eğer bilemedikleri bir konu olunca da"Allah bilir"derler.Bilemediklerini ise zaman ile açılacağını umut ederek çalışmaya,ilimde derinleşmeye devam ederler.
Mesela denizi sadece seyreden kendi kalbi duygusu ile ne hissediyorsa öyle yorumlayabilir.Denizin kıyısında yarımyamalak yüzen farklı yorumlar,denizin erbabı olan denize dalar,görülmemişi görür,duyulmamışı toplar,kıyıda olan kumla,çakılla,kabukla oyalanırken o inciler mercanlar bulur.Görülmemiş balıklardan haber verir,görülmemiş bitkilere şahit olarak,Allah'ın Alim esmasından tutunur Batın (gizli,içte,özde)olanlara şahit olur.
Kerim kitabımız Kur'an'da böyledir.Denize dalmak nasıl aşk isteyen bir işse Kur'an'ın anlamı da Kur'an'a aşk ile bağlanmayla açılır.Yine o denize dalanın kalbi çok önemlidir.Denize dalan hakikat bilgileri için daldıysa hakikat,yok nefsi için daldıysa her şeyi göremez sadece balıkları görür.
Şüphe içinde gezen ve kendi nefislerine göre yorum yapanların halidir aşağıdaki ayette.

Yûnus, 38. Ayet: 
"Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre getirin ve Allah'dan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onu da yardıma çağırın. Eğer sözünüzde sadık iseniz (bunu yapın).
Yûnus, 39. Ayet: Hayır. Onlar bilgileriyle kavrayamadıkları, te'vili(yorumu) de kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi yalan saydılar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkâr etmişlerdi, amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu."



Fatiha suresinde biz müslümanlar;Rabbimizden doğruyol talep ederiz.Ve nimetlerine ulaştırdıklarının yoluna deriz.Azaba ve sapkınlığa uğrayanların yoluna değil deriz.
Fatiha Kur'an'ın kapısı,çekirdeğidir.Kur'an'da ne varsa özü Fatihadadır.Fatiha çekirdeği ile dalanan budaklan Kur'an'ın meyvesi kamil,hidayete kavuşmuş insandır.Bakara suresinin ilk ayetlerine bakınca,bizim talebimizin cevabı hidayet isteyenlerin tanımı ve azaba ve sapkınlığa uğrayanların tanımı verilmiştir. Adeta: "Sen doğru yola göğüs geriyorsan önce bu halleri bil ve öyle yola çık!" der gibi...
Velhasıl, bazı hocaların yorumlarına bende katılmıyorum.Fakat bu onların her yorumunun yanlış olduğunu göstermiyor.Hatta hurafeciler,sadece yüzeysel anlayanların yerine denize dalmış bir çok harika yorumlar çıkaranlara kulak asmalıyız.Bu arada yüzeysel anlamalara önemsiz demiyorum hatta çok önemlidir.İnsanın maddesini çöpe atsak manasını ifade edebilir mi?Manasını çöpe atsak yürüyen bir bitkiye dönmez mi?Cevizin dış kabuğu kadar iç kabuğu iç kabuğu kadar kendini saran ince kabuk da ve içinde ki özde önemlidir.
Videoda belirtilen adem hava meselesi doğru olabilir çünkü, biz halen topraktan yaratılıyoruz.Yani dolayısıyla, yediğimiz her şey topraktan değil mi?Süt dahi,hayvan toraktan olan ot ile besleniyor ondan süt oluyor,anne onu içiyor,bebek ondan olan kan ile besleniyor.Enterge bir tesis gibi.Ne muazzam...
Geçmişteki imamların ,anlamı yoruma açık olan ayetlere yaptıkları yoruma kesin yorum dersek,ayetleri yoruma açık olmaktan çıkarmış anlamı kesin hükmüne geçirmiş oluruz.Tıpkı bu ayet bulutu anlatıyor diyerek,bulutun yağmur halini,buhar halini,don halini,kar halini es geçmiş oluruz.Veya geceyi anlatıyor deriz,fakat gecede deniz gibi bir çok farklı şeyi anlatır.Rahat ortamda olan için dinlenme diye yorumlanırken zorluk içinde evsiz olan için zulümdür.




Kader meselesini ise...
İsra suresi 13.ayet:" Her insanın da kuşunu boynunda kendine takmışızdır ve onun için Kıyamet günü bir kitap çıkarırız ki neşr olunarak onu şöyle karşılar.
İsra suresi 13.ayet ( Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık. Nitekim Kıyamet Günü onun önüne, (dünyada yapıp ettiği) her şeyi kayıtlı bulacağı bir sicil koyacak (ve diyeceğiz ki)
Kader ile ilgili bu ayeti diğer meallerlede karşılaştırabilirsin.


Kuş gayret bir nevi istemektir.Aşağıda ki ayet ve Fatiha suresinde doğru yolu talebimiz ve o talep ile zorluğa göğüs germemiz,takvadan ayrılmak istemeyişimiz ile bize hidayet yolu kader edilir.
Hem doğru olmak isteyip,Allah var diyip Allah yokmuş gibi yaşayan en başta kendi talebine ihanet etmiştir.Tohumu ekip de sulamayan gibi.
Â'la, 3.ayet: Velleziy kaddere feheda.
 Â'lâ, 3. ayet: Kader edip hidayeti gösteren O'dur.

Mezhepler konusu ise; Rabbimiz bizlerin birbirimizden ayrılıp kopmamızı istemedi.Yorum farkları zıt bulutlar gibi istişare edilse,rahmet olup insanlığa rahmet olacakken,zıt fikirler çatışıp yıldırımlar atıyor birbirine!
Anlamı kesin olmayan ayetleri yorumlayıp isitişare edeceklerine her birinin bu kesin hükümdür demesi meyve verecek ağacın gözelerini tıkamak gibidir.Bir ağaç nasıl tek başına meyve vermez,güneşin,toprağın, havanın organize çalışması gibi hakikat meyveleri oluyor.Aynı şey,güneş dese: "Ben tek gerçeğim" alıp başını gitse ya da hiç tepemizden gitmese ne olurdu?kavrulurduk,bıkardık,"Yeter !" derdik. "Bi git kendimle kalmak isiyorum."der geceyi özlerdik.
Kendimize çekilirdik."Toprak da dese ben tekim benim kimseye ihtiyacım yok! " Ne olurdu?
Sular çekilir,bütün yorumları da çürür giderdi.
Bu nedenle hurafe ve sapkınca işler yapmayan cemaatler,tarikatlar mutlaka en azından yılda bir defa bir ay bir araya gelip yorumlarını istişare edip icma yolu ile karar alıp yine anlamı kesin olmayan ayetleri yoruma açık bir şekilde anlatmalılar diye tefekkür ediyorum ki,
Bilgim dahilinde düşüncelerim böyle güzel komşum.

Rabbimizin hidayeti kader ettiği,doğru yolda azimli kullarında olmak nasip olsun bizlere ve tüm inananlara.Hamd alemlerin Rabbine selam tüm peygamberlere ve salihlere olsun.Muhabbetle canım"demişim. İkra Ela

0 yorum:

Yorum Gönder