Pazartesi, Ocak 23, 2017 By: Oku Arz

Çevrende olan bir insanın her yaptığı sana batıyorsa,ona sevgi içinden gelmiyorsa,hep eski günler aklına geliyorsa,bu durumdan nasıl kurtulacağım?"


Bir yakın kardeşim:"Çevrende olan bir insanın her yaptığı sana batıyorsa,ona sevgi içinden gelmiyorsa,hep eski günler aklına geliyorsa,bu durumdan nasıl kurtulacağım?"dedi.Bu sorudan açılan cevabı yazmaya çalıştım güzel dostlar.Sabrınıza teşekkür ederim.

"Geçmiş ve gelecek iki duvar gibi biz o iki duvarın arasında doğru yola istikamet edenleriz.Bu iki duvarın biri geçmiş biri gelecektir.Geçmiş zamanı akseden duvarımızda (bunu bir sinema salonu gibi düşün fakat bu salon tek kişilik ve filmi iki duvardan seyrediyorsun) yaşadığımız,hayallerimiz,arzularımız,acılarımız,hayal kırıklıklarımız,inancımız,
Hallerimiz vardır. Gelecek duvarımızda ise umutlarımız,hayallerimiz,kaygılarîmız korkularımız vardır.
Geçmişte bize gül gibi olanı gül gibi görürüz, güller açar gönlümüzde, fakat geçmişte diken olanı, kanatanı biz hep diken olarak görürüz.

Her hatırlama da kuruyan yarayı deşer yeniden kanatır,Diken kalbine batar gözüne batar.Aslında o da bir güldür fakat gül olduğunun dahi farkında değildir.Düşün gül fidanısın fakat henüz gözelerin açılmamış ,o yüzden diken görülüyorsun.Gözelerin açılması neye bağlı senin aşk ile istemene suyu güneşi istemek gibi,aslında birbirimize güldürüz fakat sürekli geçmişi hatırlamak,o filimi tekrar tekrar seyretmektir,onun içine dalmak olayı kabusa çevirir ve sürekli diken büyür içinde.O diken öyle büyür ki sarmaşık gibi kalbi tırmalar.
Çare eskinin acılarını geleceğin kaygılarını terk edip anda hakikate bakmaktır.
Bizi diken görenin bir gün gül bulacağı ümidini taşımaktır.Bizim de diken gördüklerimizde gül görme ve gülü açsın diye çabalama azmimiz olmalı. Kötülüğü iyilik ile savma da budur aslında.


                                                                   



Hiç mi bir şeyden anlamıyor ,oturmuş bir kaya gibi yine de bize düşen güneş gibi olmaktır. Evinde ki saksıda açan güle "Sen beni eskiden çok kanatmıştın!" demek akıl kârı değildir.Onun için kalkıp onun güllerini yolmakta akıl kârı değildir değil mi ? Çok komik bir durum bu hal?
Hepimizin dikeni vardır marifet gülün açmasına emek çekmektir.
Dışarda insanlar nasıl bir birine dikenmiş gibi bakar,zan ile hareket eder?
Birbirlerini tanımadıkları için,şekle göre hareket ederler.
Tıpkı cevizi hiç bilmeyen birinin görünce bu kabuktur demesi gibi,içi bilmez dışa göre hüküm verir.Ot der,bilmez ki o bir gün kendine şifa olacak nanedir.
Nasıl gülen ortamlarda insanların birbirine kanı ısınır?
Bazı insanlar hiç senin pencereden bakmamıştır,o hep güneyi görmüş o hiç üşümeyi bilmemiştir.Senin pencerede kuzeye bakıyorsa sen hiç güneş görmemiştirsin.Bu nedenle o ne senin gördüğünü görür ne de hisseder.Onun için empati yapmak gerek.Fakat her insan bunu da yapamaz.Rabbimiz düşünmez misiniz? der.Takvalı olup hidayet talep edene hidayeti kader eder.
Sürekli kalp ile Allah'ı zikir,esmalarını tefekkür aklı kalbi eski acı anılardan ve gelecek kaygılardan korur.Kur'an ise hayattan hiç çıkmamalı.Bize batan kişinin penceresinden kendimize bakmamız da faydalıdır, belki hata bizde olabilir de şeytan yaptığımızı süsleyebilir.

              

Şeytanın görevidir zaten Rabbimizin doğru duraklarının önüne geçmek.O işte doğru yolda giderken sağımızdan da solumuzdan da vesvese verir.Hatta önümüzden ve arkamızdan vesvese verir.
Her evde koridor vardır. Senin evde de uzun bir koridor var.Koridorun başı dış dünyan gibi koridorun sonu iç dünyan gibi,dış dünyanın da dışında şeytanlaşmışlar vardır vesvese verirler,doğru duraklara set olurlar, iç dünya da şeytan vardır vesvese verir doğru duraklara set olurlar.İkisininde vesvesesinin etkisi bizim nefsimizi neye bağladığımız ile ilgilidir.Nefsimiz güdülerimize bağlı ise ne yazık ki köpek misali arzularımızın peşine körü körüne gideriz.Önümüze bir türlü bakamayız.Adeta dört duvarın arasında sıkışır nefes alamayız.İçimizde ki Ruh kuşumuz ise hakikate ve Rabbini bulmaya çırpınır.Onun için iman çok önemli fakat imanı muhafaza etmek gönlümüze sahip çıkmak ile gerçekleşiyor.Gönlümüze sahip çıkmamızda ihlas ile yürümemize bağlı. O da Rabbimizi tanımaya bağlı o da Kur'an'a,Allah'ın sünnetullah'ına (yaratılış kanunları) na ve esma-i husna ile okumaya,ibadetlere bağlı. 
                                          
O dört duvar olan kalp evinde gönlümüz ile yürürüz.Yani o evin içinde bir canız,maddesel dünyada bir Dünya evimiz var onun içinde barınağımız olan yine evimiz var o evin içinde bizim can evimiz var,onun içinde ruhumuz var.Onun gibi de manevi dünyamız,geçmiş,gelecek iç ve dış dünya arasında çırpınan bir kuş gibi ruhumuz var.
Geçmiş ve gelecek arasında ki koridor anımız,ölü olmayan anımız var.Bu koridor biz takva ile ilerledikçe genişler.Ruhumuz kanatlanacak umman bulur,zikir ile coşar zaten o zaman daha geçmişten,gelecekten, dış dünyamızda iç dünyamızda sadece hakikat buluruz.O da artık dikenden vazgeçirir bizi.Rabbimizin nimeti ile.Hadî O..."
demişim.Tefekkürüm hata olabilir af ola.

ikra ela
instagram @ikraela

1 yorum:

Kiremithanem dedi ki...

Bu yazıyı okuyunca Bekir Develi'nin bir sözü geldi aklıma..
"Cam kırıldığı için kesiyor olmasın?"..
Ancak bu iki ekran başına oturmak elbette neşe zor gelir.
Durumu hemen hemen hepimiz mutlaka yaşamışızdır naçizane diyeceğim şu ki şeytan bu yönümüze aşırı yatırım yapıyor bu durumu göz ardı etmek kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koymamakla sonuçlanıyor.

Konuyla ilgili olmayan bir şey daha yazmak isterim..
Sizi okumak bana iyi geliyor.
Lütfen yazmayı bırakmayın.
Allah razı olsun.Ilim ve azminizi artırsın inşallah.

Yorum Gönder