Cumartesi, Mayıs 03, 2014 By: Oku Arz

Çaresizi ölüme sürükleyen kendini öldürmüştür.

  

BAL ARISI  VE NAHL (BAL ARISI)SURESİ
Rahman ve Rahim Allah'ın adı ile

’’ Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.”
  “Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.” Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir 
(toplum) için bir ibret vardır.’’
''Sizi Allah yarattı;sonra sizi vefat ettirecek.Daha önce bilgili iken hiçbir şeyi bilmez hale gelsin diye sizden bazı kimseler ömrün en kötü çağına kadar yaşatılacak.Şüphesiz ki Allah bilgilidir,kudretlidir.''
''Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi.Bol rızık verilenler,rızıklarını elerinin altındakilerine verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar.Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?''                
                                                                            Nahl suresi 68.69.70.71. ayet
  Harfler olmadan kelimeler oluşamaz. Ağzımız, dilimiz, dişlerimiz, analiz edecek aklımız ve idrak edecek kalbimiz olmasaydı biz kelimeleri oluşturamazdık, maddeye isim veremezdik, anlamlandıramazdık .Bütün nimetler Allah’ın ilmi iledir.
   Elimize aynen kelimeler gibi fırsatlar, yetenekler, olanaklar, mallar, evlatlar, zenginlikler verilmiş olabilir. Biz bu nimetlerin Allah’tan olduklarını unutursak, ben yaptım, benim aklım ile oldu dersek gerçek nankörlerden oluruz. Ben yaptım demek kendini ateşe atmaktan farksızdır. Kibir insanı bu dünyada da mahveder ahrette de.
  Savunmasız, çaresiz, rızkını dahi toplayamayacak kadar aciz kişiler elimize düştüğünde onları çıkarımız için kullanır ve işimiz bittiğinde onları en olmadık zamanlarda, kimin sayesinde var olduğumuzu da unutarak onları çaresizliğe atar, kapı dışarı eder isek onu ölüme terk etmiştiriz.
 Çaresizi ölüme sürükleyen kendini öldürmüştür. Bu tür insanları, toplulukları Rabb'imiz Kur’an-da  Nahl(Bal arısı) suresinde  ve kevni ayet olarak yüzyıllardır bal arısının hal dili ile anlatmıştır.
Kelimeler ve anlamları zaman içinde değişebilir,değişmeyen tek dil hal dilidir.. 
Nahl (Bal Arısı)suresi 68.69.ayette bal arısı hakkında düşünmemizi Rabbimiz öğütlüyor. 
 Bal arısı hakkında düşünmek nasıl olur? Tabi ki diğer hayvanlarda olduğu gibi nasıl, nerede, ne ile besleniyor, ne üretiyor ve ne şekilde yaşıyor sorularını cevaplamamız gerekiyor. Bu cevaplar için bal arısının hayatını inceleyebilirsiniz.Bal arısı yaratılmış her şeyde olduğu gibi bir kevni ayettir.Bal arısı ayetini Allah'ın Alim ismi ile okursak onda ki muhteşem ilmi,sanatı, görür ilhamlar alırız. Kur'an-i bir bakış açısıyla ve Allah'ın Rab ismi ile okuyunca da bu bal arısının kevni bir ayet olarak toplumsal hayatımız için nasıl öğütler verdiğini görürüz.Bal arısının anlatıldığı ayetin suresine BAL ARISI isminin verilmesi tesadüf müdür?Her surenin ismi kendi bağrında ki özü anlatır.
    Öncelikle bal arıları dünyanın en zanaatkar, en sistemli çalışan elemanlarından biridir. Biz insanlar için kokmayan, çürümeyen ve küflenmeyen balı mevsimi gelince canları pahasına da  olsun üretirler. Onlar kendilerine verilen görevin hakkını verirler. Görünüşte sadıkları hatırlatırlar. Fakat onlar sadıkları hatırlatmıyor. Çünkü sadık olan kendine muhtaç olan çaresizleri, savunmasızları ölüme terk etmez. Kovan daki hayata bakar isek Kovan da çok sistemli bir çalışma vardır. Kraliçe arı da ve işci arılarında savunma silahları var iken erkek arıda yoktur. Erkek arı ayrıca kendi yiyeceğini toplayacak  donanımı yoktur. Beslenebileceği bir yer bulamaz ise hayatı son bulur.Bal toplama mevsimi bitince bu donanımsız arılar ya öldürülür ya ölüme terk edilecek şekilde kapı dışarı edilir. Ne kadar da bizlere benziyorlar değil mi? Çevremize bir bakar isek görürüz.Toplumsal hayatımızda da yüzyıllardır  bazı olanakları olanlar olanakları olmayanları bir müddet kullanır en zor günlerde onları kapı dışarı ederler.
  Çalışkan, sistemli, ilim ile çalışan insanlar bal arıları gibidir. Bal gibi, güzel, kaliteli,renkli, şifalı ürünler üretirler. Yaptıkları her çalışma verimlidir. Yaptıkları görünüşte haktır. Fakat bu insanlar bu sistem içinde eğer ben yaptım diyor ,işleri bitince de onları kapı dışarı ediyorsa aynen işçi ve kraliçe arı gibi eştikleri tuzağa kendileri hiç farkında değil iken düşerler.
  Güzel yapılıyor diye gördüğümüz şeylerin görünmeyen veya göz ardı edilen tarafında büyük haksızlıklar yapılabilir.  Bu haksızlığı da insan kendi eli ile yapar.Bal arıları da  şifa veren çeşitli renklerde güzel küflenmeyen balı üretirler.Göz ardı edilen, işi bittiğinde ve hayatın en zor zamanlarında olanaksız olarak kapı dışarı edilen erkek arılar bize der ki;
 ’’Bal arıları gibi çalışanlar balı yaparken hakkı yaparlar. Zorluk zamanları geldiğinde o onların imtihanıdır. Eğer zorluk anlarında da çaresizleri ölüme terk etmezlerse yine hakkı yaparlar. Fakat zorluk anında kendi nefislerini düşünür ahreti hesaba katmazlar ise yaptıkları iş batıla döner, bütün emekleri de ziyana uğrar. Bal gibi işler yaparsın fakat balı yaparken çaresizlere acımıyorsan o bal zehir olur, sana döner seni yakar.
Ey her türlü donanımı olan insan!Bilir iken bilmez hale gelebileceğin hali düşün!Elindekilerini paylaşman ziyan değildir sana!Her tür donanım ile donatılmış olabilirsin bu senin için bir üstünlük değildir. Sana verilmiş donanımların hakkını vermek hem görevin hem de şükründür.Allah'ın nimetine şükret,bilmez hale gelebileceğini ve olanaklarının gidebileceğini düşün!Ölüm var,hesap var!
Aşk da sevginin aşırılığı ve körlüktür.Sevgi nimetini  de Allah verir.Bize düşen bu nimeti nasıl kullandığımızdır.Tıpkı hurma ve üzümden hem içki hemde pekmez gibi gıdalar yapmamız gibi.Bu da bal elimizde iken balı zehire döndermektir.

''Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki,hem de güzel bir rızık edinirsiniz.Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır.''
                                                Nahl suresi 67.ayet:
Ahret gününe inanmayanların işi, bu dünya da görünüşte bal gibi olabilir fakat ahretleri ziyandır. İnsan, aile ve toplumlar birbirinden malca, sayıca ve olanaklar bakımından daha çok nimetler içinde olabilir. Bu kadar nimetin içinde önemli olan olanakları olmayanları desteksiz bırakmamak ve çaresizliğe, ölüme atmamak, emekleri ziyan etmemek, yapılan en küçük işi bile küçümsememek tir.
  Hakkı olduğu gibi bildikleri halde halen dünya hayatının cici bicisinden vazgeçememek uğruna yaptığını batıl ile ziyan edenler ise kendi kendilerini yakmış olurlar.’’


‘’Siz ise bir topluluğun, diğer bir topluluktan (sayı ve malca) daha çok olmasından dolayı (haksızlık yapmak için) yeminlerinizi, aranızda bir hile vasıtası edinerek (iyi amellerinizi bozmayın; böyle yaparak) ipliğini sağlamca eğirip büktükten sonra, onu çözüp bozan kadın gibi olmayın. Allah, bununla sizi imtihan etmektedir. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri (Allah) kıyamet gününde elbette size açıklayacaktır.’’
 ‘’Kalbi imanla (tevhid ile) huzur bulmuşken, (dinden dönmeye) zorlananın dışında, kim imanından sonra Allah’ı inkâr eder veya (emirlerini kabul etmeyip) gönlünü küfre/kâfirliğe açarsa, Allah’tan onların üzerine (büyük) bir gazap vardır; en büyük azap da onlar içindir.’’
‘’ Bu da gerçekte onların, âhirete karşı dünya hayatını tercih edip sevmeleri yüzündendir. Gerçekten Allah, kâfirler toplumunu doğru yola eriştirmez.
                                                                     Nahl suresi 92.106.107.ayet
                                                                     

0 yorum:

Yorum Gönder