Cumartesi, Mayıs 19, 2018 By: Oku Arz


KARABİBER
Şu çevresi üç milimetre tohumdan bu koca ağaç,bu nizam,bu güzellik,sofralarımızda acı keskin bir lezzet.Damak,dil o tatı çözecek şekilde yaratılmış. Biz hiç yokken kurulmuş bu sofra ne muazzam Muazzım Rabbimizden imza...
Hayran olmamak mümkün mü? Dün muhabbet ettik onla,hemen yanı başında en az yüzyıllık mezarlık olan yerde.Evimize çok yakın...Çoktan uflanmış kemiklere şahit taşları da sanki bir bir yutuyor toprak,bir iki yeni mezar yapılmamış olsa mezarlık olduğu da anlaşılmayacak!Öyle garip işte,bir de başlarını onlara eğmiş sanki ölmeye şahit olanlardan ölümü anlamaya çalışan içi kof bir kütüğe dönmek üzere olan zeytin ağaçları vardı. Meyveleri de dal uçlarında "ölmek olmak "diyordu.
Dün kuzenimin gebe olduğu müjdesini aldım. "Abla susam tanesi kadarmış şu an."dedi.
Susam tanesi kadar olmak,daha öncesi toz gibi görünen bir varlık dahi değilken varlık sahasında oldurulan.
Şimdi bu kadar şehadet eden varken,o kurumuş kemikleri daha önce yaratıp capcanlı kılanın tekrar yaratacağına mı şaşırırız.
Toprak şahit birçok şeyi hazmedip toprak ederken,tohumları,çekirdekleri,yumurtaları hazmetmiyor.Onları haznesinde sarıp sarmalayıp uyandırılacakları vakte kadar muhafaza ediyor.Rabbinin emrinden kendine verilmiş fıtratı,kendine emanet edilmişlerin de fıtratını bozmadan... Ya Ğafur-ur Vedûd A'lâ...
@ikraela


#instagramyazılarım

0 yorum:

Yorum Gönder