‘’Ey
insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da
yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği
dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar.
İsteyen de âciz, kendinden istenen de! ‘’
HACC suresi
73.ayet
’’
Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten
çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler.
Küfre saplananlar ise, “Allah örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler.
(Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla
ancak fasıkları saptırır.’’
’’Onlar,
Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını
emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşeri ve ahlâki bütün ilişkileri) koparan
ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta
kendileridir.’’
BAKARA Suresi
26.27.ayet
’’Kesinlikle
sizden olduklarına dâir Allah’a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir.
Fakat onlar korkudan ödleri patlayan bir topluluktur.’’
’’ Eğer
sığınacak bir yer veya (gizlenecek) mağaralar yahut girilecek bir delik
bulsalardı, hemen koşarak oraya kaçarlardı.’’
TEVBE SURESİ 56.57.ayet
Sivrisinek
adını duyduğumuzda hepimiz nefret ederiz ondan. Her birimiz bu sivrisinek ile
bir yerler de tanışmışızdır. Evimizde görmediysek, gittiğimiz bir tatil yerinde.
‘’Tatile mi gittik yoksa cehenneme mi ?‘’deriz o zaman.
Alabildiğine
boğucu bir sıcak,tam uykuya dalacaksın bir vızıltı’’Kalk uyuma,derinleştirme
uykunu’’der gibi.Çıldırır insan o an.Kalkıp yok etmek istersin fakat bir
türlüde yarı baygın halinden kımıldayamazsın.Seni deli eden
kaşıntı ile uyanırsın.Derin kabarmış kıpkırmızı,canın yanıyor ve
sinirlisin.Bir de o gece seni değil de çocuğunu yemişse..Daha bir öfke’’Ya
çocuğun haline bak!Hasta falan olacak,bir çözüm bulmalı ‘’derdine düşersin.Belki
o an bir çözüm bulursun.Ya sonra!Bataklık büyüdükçe,senin hiç ummadığın zaman
senin o tertemiz evine de gelecek,bekle! Bu sivrisineğin hayatımızda ki görünen
yüzüdür
İkincisi ise bilimin gelişmesi ile sivrisinekte ki o yaratılış muhteşemliğinin batini tarafını görmemizdir. Sivrisineğin anatomik yapısını incelemek istediğimizde oldukça fazla bilgi ile karşılaşırız.
Bu yüz doğal hayatın sürekliliği için gerekli olan kuralları da anlatır
bize. Bu kurallar peki bize ne anlatıyor?
Tabi ki görünmeyen üçüncü yüzü! Aslında gördüğümüz
fakat gördüğümüzü fark edemediğimiz hakikatlerdir bunlar.
Bu görünmeyen
yüz yaratılıştan beri bizlere ibret olsun, kelimeleri unutsak dahi
tatbikatçıları unutmayalım da bize düşmanlık edenleri tanıyalım diye yüzyıllardır
vardır. Şimdi her insan kendi hayatında az çok sivrisineğin ne yaptığını görmüş
ve mücadelesini yapmıştır.
Biraz o mücadeleyi anımsarsak Rabbimizin sivrisinek
örneği ile bize ne ibretler verdiğini de daha iyi anlarız. Bir sivrisineğe dahi
hükmü geçemeyen insan, aczi yetinin daha güzel bir farkına varıyor.
Yüzyıllardır
hiç de sevmediğimiz sivrisinek görevini harfi ile yapıyor. ‘’İNSANOĞLU UYANIK
OL Kİ SENİN KANINI İÇMEYEYİM’’, diye haykırarak fasıklığın ne olduğunu
yüzyıllardır gösteriyor kevni ayet olarak bizlere. Nasıl mı?
Önce fasık
nedir? Onu anlayalım.
Fasık ;yeryüzünde
düzen kurulmuşken bozgunculuk yapan, sömürücü, güçsüzün adeta kanını emen,
boğazını sıkmadan bir damla su vermeyen, sınır tanımayan, küfre saplanmış,
bütün güzel bağları bozmaya çalışan, ahlaksızlıkları normalmiş gibi gösteren ne
yaptığını ve kendi kendini de cinnete, azaba sürüklediğini fark edemeyen, bu
dünyanın keyfini sürse de ebedi hayatta nasibi olamayacak, çıkarı için her tür
pisliği gözüne alan, çoğaltma hırsına kapılmış, günahta ısrar eden, insan
fıtratına aykırı hareket eden insan kılıklılardır.
‘’Sivrisinek
aç kalınca yaşar. Karnını insan kanıyla doyurunca ölür. Zalim kâfirlerde
sivrisineğe benzerler. İnsanların kanını, alın terini, gözyaşını sömürüp
karınlarına doldurunca sonlarını kendileri hazırlamış olur.’’
Şifa tefsiri 26.27.ayetin tefsiri
Fasıklar aynı sivrisinekler gibi insanlara sinsice
yaklaşır, tuzaklarını onlar en uyuşuk halde iken kurarlar. Kan alacak damarları
çok iyi bilirler, uyuşturur ve biz fark etmeden gizlice çekerler. Kendini hiç
fark ettirmeden bizden ve bizim gafletimizden faydalanırlar. Bizim uykumuz ve
uyuşuk halimiz onlar için en büyük fırsattır. Onların varlığını fark etsek de,
uyuşukluğumuzdan ve tembelliğimizden bir türlü onlardan kurtulmaya çaba sarf
etmeyiz. Kendimizi koruduğumuzu zannetsek de o bir yerde ya bizi ya da ailemizi
bulur. Aşağıda ki sivrisinek hakkında yazdıklarımın sivrisinek adının yerine,
fasık adını koyun, ibretler daha iyi ortaya çıkacaktır.
Sinek ortaya çıkmak için sıcak zamanları
bekler, işini sinsice yapar insanların en mahrem yerlerine girer. Bizlerin en
baygın anımızda bizim kanımızı içmekten vazgeçmez çatlayıp öleceğinin bile
farkına varmaz. Onun nefsi gözünü döndürmüştür. En büyük zaafı insan kanı
içmektir. İnsanların en uyuşuk zamanlarını seçer,kanlarını emmek için! Uyku ve
uyanıklık arasında isen sesleri seni zıvanadan çıkarır. Uyuşukluktan vazgeçip
kalkar da onu yok etmek istersen o sinsice saklanır, bu sineği bulamıyorum der
uyursan, o gece sen kendinin farkında değilken senin kanını emer. Kanını
emdiğinde anlarsın o iğrenç kaşıntı seni deli eder. Kendi kendine söylenip
durursun sonra. Gündüz vakitleri bazen görünürler, onu gören gayretliler onu
yok ederler ama sivrisineklerin esas kaynağı bulunmadığından ya da
tembellikten, boş vermekten, ben evime sinek kovucu taktım gerisinden bana
ne demek o sineklerin daima var olması demektir. O sinekler, sadece evini koruyan kişiyi de, hatta
çocuklarını da başka yerde de kanını içebilir.Sivrisinekler tek tek öldürülme ile asla yok olmazlar.
Akşam
olunca ortaya çıkarlar. İnsanlar evlerini kapatsalar, cibinlikler örtseler
yinede onlar bir yolunu bulur girerler. Evlerini ilaçlasalar hatta mahallerini,
şehirlerini yine de onlardan kurtulamazlar
Yüce Allah Âlim
sıfatı ile bilimi kavrayabildiğimiz kadar ile bizlere açmış ve gözlerimizin
görebileceği kadar parmaklarımızın bir tık demesi ile yakınlaştırmıştır.’’Hala görmüyor musunuz?’’(Zariyat
21.)
Bilim Allah’ın
yüce şefkati ve nimetidir..İstese idi bilmi bize açmayabilirdi.İnsanlar
çoğaldıkça bilimi de ona göre aşama aşama açmıştır.Uyku ile uyanıklık arasında
ki Hz Muhammed ümmetinin uykulu gözleri Allah’ın lütuf ile bilim ile açılacak
inşallah.O da tabi ki ‘’İkra’’emrini
hayata geçirince olacak.Kur’an bilim ile
okununca muhteşem gerçekler gün yüzüne çıkacak.Ve iyi kötüden ayrılacak.
Bilmin bu
kadar açılmadığı dönemlerde, bu çok uzak değil tabi ki bizi ısıran sivrisineği,
sadece bir sinek olarak görüyorduk. Onun dişisinden, erkeğinden, nerede yaşadığından,
ne yaptığından, iğnesinden bihaberdik. Meğerse bizi ısıran dişi sivrisinekmiş.
Peki, neden dişi?
Dişi sivrisinek yumurtaları için protein ihtiyacını
gidermek için kan emermiş, hayret? Şimdi bütün dişileri mi suçlayacağız? Hayır…
Çünkü dişilik üremeyi, çoğaltmayı simgeler, erkeklik
ise aşıyı.
Sivrisinek dişi olsun erkek olsun görevini harfi ile
yapar. Göreve itaat etmeyenler nefsi için fıtratına ihanet eden insan kılıklı
sivrisineklerdir. Dişi sivrisinek de bize sırf çoğaltma, çoğalma hırsından
öleceğini bilse o kanı içenleri kısaca anlatır. Bu dişi sivrisinek hastalığı
erkek ve kadın da olabilir.
Sivrisineklerin nerede yaşadığını incelediğimizde ise
daha dehşet ibretleri görürüz ve sorumluluklarımızı nasıl aksattığımızı daha
iyi fark ederiz.
Genelde
başıboş ıslah edilmemiş ve suyu bünyesine çekemeyen zeminlerde bataklık oluşur.
Su rahmettir toprağa can verir. Toprak suyu bünyesine çekemediği için orada can
oluşmaz. Orada pislik birikir, oralarda kan emici yaratıklar oluşur, timsah,
yarasa ve sivrisinek gibi. Yani bataklıktır, sivrisineklerin yuvası aynen
fasıkların yaşam alanları gibi,tatlı su bataklığı.Tatlı tatlı çeker içine... Hangi kötü iş çevirseler oralar kuytu ve
karanlıktır. Oralar da her tür hile, haram vardır. Bataklıkda yaşayanlar
işlerini gizlice sürdürürler. En uzakta ki sesleri bile duyarlar. Bataklık da
yaşayan yarasalar, timsahlar, kurbağa ve bataklık böcekleri, görünüşleri ile ve
yaptıkları ile bizlere dehşet verirler. Korku filmlerine ve masallardaki kötü
karakterlere malzeme olmuşlardır. Ve yüz yıllardır da ibretlik halleriyle
haykırırlar bize;
‘’Ey
insan, bizim halimize, yaşantımıza bakın da, sizin gizli düşmanlarınızı
tanıyın, fasıklıktan kurtulma yollarını ve fasıkların kucağına nasıl
düştüğünüzü öğrenin’’der.
Bataklıkta
üreyen sivrisinek, aslında yarasaların beslenebilmeleri için kan damarlarıdır.
Yarasalar ve timsahlar sivrisineği kullanan başkanları gibidir, sivrisineklerin
zaafından faydalanırlar. Onların kan emerek çoğalmaları onlar için daha çok
besinin habercisidir.
Sivrisinekler insandan kanı çekerken, kanın
pıhtılaşmasını önleyen bir çeşit tükürük salgılar. Bu salgı deride kaşıntıya
sebep olur. Kan emerken birçok hastalığı da yayabilirler. Bu yarasaların işine
gelir. Aynen fasıkların yaptıkları tuzaklar gibi, bir topluma sinsice
hastalık(uyuşturucu, alkol, zevk düşkünlüğü vs.) yayarlar ki o toplum uyuşuk,
sarhoş, pasif olsunlar da, bizde onları istediğimiz kadar sömürelim derler.
Toplum onlar için bir sömürü aracından başka bir şey değildir. Sömürür posası
kalınca’’o bir pisliktir’’ diyip yok etmeye çalışırlar. Kendilerinin dışında ki
canların zarara uğraması yarasaların ve timsahların umurunda değildir. Onlar
açgözlülüklerinin kurbanıdır.
Timsahlar da
yarasalar gibi gece avlanır. Oldukça sinsilerdir. Timsahlar bataklık ve
nehirlerde yaşayarak fasıkların bizlere nasıl tuzak kurduklarını haykırırlar.
Yaşamak için su içmek zorunda olan ceylanları onlar bilir. Avına sinsice plan
kurar ve yakaladığı gibi çıtır, çıtır yer. Sürü halinde ki masum hayvanların
yaşamak için göç etmeleri gerektiğini ve nehirden geçmeleri gerektiğini de
bilir timsahlar. Sürü nehirden geçerken tehlikeyi sezer, fakat sürünün yaşamak
için göç etmesi gerekir bunu da bilerek tehlikeyi göze alarak karşıya geçerler.
Bu geçişte bu fırsatı değerlendiren timsah suyun içinde kendini çok iyi gizler
Hiç sezdirmeden avını yakalar ve yer. Kendi dışında ki canlara merhameti
bilmeyen timsah yavrusunu ağzının içinde taşır. Bu ibrette bize der ki;
‘’Ey
insan! Bana bak fasıkları tanı. Biz ibretlik görevimizin hakkını veririz. O
fasıklar ki kendi canlarından olanları, ağızlarının içinde korurlar.Timsah
nefisli insan kılıklılar yaptığınız kötülükler ailenize şer olarak döner,bunu
siz çok iyi bilirsiniz o yüzden
korkunuzdan adeta bizim gibi yavrunuzu ağzınızın içinde korumaya
alırsınız.Başka yavrulara hiç acımazsınız..’’
Timsahlar
dişlerinin artıklarını küçük kuşlara yedirmekten büyük zevk alırlar.
Belgesellerde görmüşüzdür küçücük timsah kuşları denilen kuşları. Timsahın
açtığı ağzından dişlerinin arasında kalan artıkları hiç korkmadan yerler.
Timsah ise bu durumdan gayet memnundur. Bu durum bize görsel bir haykırmadır
aslında:
’’Ey insan nefsine o kadar düşkün, sabırsız,
fırsatçı olursan, nefsinin canavarı olmuş olanların artığına kalırsın, onların
pis işlerinin artıklarını temizler, ömrün boyunca da artık yemek zorunda
kalırsın. Nefsinin esiri olan kanatları olsa da mahkûmdur.’’
Yarasalar ayaklarıyla tutunarak baş aşağı uyurlar.
Yarasalar bununla ne demek ister sizce?
Neml suresinin tefsirini okuduğumuz da daha iyi
kavrarız.
’’ Dünyevi çıkarlar için kurulmuş bütün sistemler
bir ülkeye hâkim olunca; ayakları baş, başları ayak ederler ve her şeyi alt üst
ederler.’’
Neml suresi 34
ayet Şifa mealinin tefsiri
Bir küçük
sivrisinek, incelediğimizde ve Kur’an-a dayanarak bir okuma yaptığımız da
bizlere neler anlattı? Dehşetteyiz değil mi? Rabb’imiz meğerse bizlere
sivrisinek örneği ile nelerin haberini vermiş. Şimdi ağlasak ne çare, haydi dirilmeye,
gayrete! Allah için bir mazlumun elinden tutmaya!
İnsan nur’unu bu dünya da toplar, bu dünyada nur’unu
toplayan kendi ışığı ile mahşerde koşar. Nur’u olmayanlar der ki’’Bize bakınız, nur'unuzdan biraz ışık alalım’’
Allah yolunda açtığın her kapı, verdiğin her nimet,
her kaldırdığın sıkıntı NUR OLUR KOŞAR SENİ BEKLER MAHŞER YERİNDE. Bu dünya da
nur’a sırtını dönen nur’dan nasiplenemez. İnsanın oNur'u nuru kadar olacaktır.Kur’an-ı okudukça insan yükselir,
yükseldikçe aydınlanır aydınlandıkça Rabbine koşar.
‘’O gün münafık erkeklerle,
münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecek: «Bize bakınız, nurunuzdan ışık
alalım!» Denilecek ki: «Arkanıza dönün de bir nur araştırın.» Derken aralarına
kapısı olan bir sur çekilmiştir; içi, rahmet ondadır, dışı ise o yönden
azaptır.’’
HADİD
suresi 13.ayet
Sivrisinek hakkı ile ibretlik ayet olma görevini hakkı ile yapıyor.Sivrisineklerin yaşam alanını paylaştığı yarasaların biraz hayatını tanımaya başlayınca masumlara tuzak kuranların halini gösteren şölen gibi.
Bu şölende seçebildiklerimin birkaç çeşidinin insanların zaaflarından
ve cahilliklerinden nasıl faydalandıklarının ibretini kıssaca yazacağım. Daha
detaylı bilgiler için yarasaların hayatlarını inceleyebilir ve bizlere tuzak
kuranları daha iyi tanıyabilirsiniz. Aslında bizlere tuzak kuranları artık çok
iyi tanıyoruz da bunun yüzyıllardır ibret olarak var olması ayrı bir ihtişam.
1-Kanla beslenen vampir yarasa(en
zor şartlarda olan insanları kullanan, adeta kanını emen fasıkları anlatır),
2-Meyvelerin olgunlaşmamışını yiyen yarasa(ergenlik
çağındaki gençleri kullanan fasıkları anlatır),
3-Su yüzünde uyuyan balıkları yiyen yarasa(cahil
insanları kullanan fasıkları anlatır),
4-Yerinde duramayan çekirgeleri yiyen yarasa(ne
yaptığını bilemeyen hareketli ,sadece tüketmeyi düşünen insanları kullanan
fasıkları anlatır),
5- Mağaralarda yaşayan, sinek, böcek güve ve
benzerini yiyen yarasa(nefsine düşkünlükten pisi temizden
ayıramayan insanları kullanan fasıkları anlatır) v.b gibi.
‘’Ey
insan! Yarasaların yemi olma! Kendini cahil bırakma! Sabırlı ol! İstikrarlı ol!
Halin üzere çalış helal kazan! Birlik ve beraberlik içinde ol! Dayanışmanı yap!’’çığlığıdır
yarasaların sesi
İnsan kılıklı timsahlar, yarasalar bilsinler ki tek
başına mutlu ve üstün olmak için kurdukları düzen kendilerine her daim bela
olarak dönmüştür, dönecektir. Dünyanın en ücra köşesinde ki bir insan zulüm
görüyorsa bunun bedelini bütün insanlık görecektir.
Bizim için
var olan bu hayvanlar bizim için bir nimettir. Bu nimetin değerini bilmek bizim
sorumluluklarımızdan biridir.
Hayvanların doğal dengesini bozmadan onları korumalıyız ki hem denge devam
etsin hem de gelecek nesillere bu ibretleri haykırmaya devam etsinler. Dünyada
ki bataklık oluşumları bize’’Ey insan! Kaçtığın, görmezden geldiğin
sorumluluklar seni bataklığa dönderiyor1Gör artık! İhmal etme hiçbir sorumluluğunu,
görevden kaçma rahatım bozulur diye! Gençlerini başıboş koyma! Üret ve paylaş!
Cahil edip kuyulara atma emanetlerini! Sana müjde diye emanet edilenleri!
Rabbinden aldığın Rahmeti torağa ver, koru o fidanı, yarasaların, timsahların
yemi yapma!
Gün
sivrisineklerden kurtulma zamanı değil! Sivrisinek olmaktan kurtulma zamanıdır.
Sivrisinekleri yok etmek için, bataklığı
kurutmamız gerektiğini herkes bilir. Bataklığı kurutmaya çalışırız, fakat yeni
bataklıklara zemin olacak oluşumları ortadan kaldırmadıkça, o bataklıklar
dünyanın bir başka yerlerinde sürekli oluşmaya devam edecektir. Yukarı da
anlattığım yarasa çeşitleri bile bu zemini kısaca anlatmaya yeterlidir. Olanağı olmayan insanlar yardımsız bırakıldığında, çocuklarımız, ergenlik çağında
ki gençlerimiz başıboş bırakıldığında, cahil insanlar eğitilmediğinde, haramlar
helal gibi görülmeye başladığında bu bataklıkların oluşumu için zeminler
sürekli hazır demektir.Kur'an ile hayata bağ kurmayanın görüşü şaşıdır.Sadece Allah'a kul olmayan yaratılmış herşeyin esiri kölesi olur.İsterse şatolar kursun o esirdir.En başta kendi nefsine.
Rabbimiz bir sivrisineği misal getirmekten çekinmez.Bir sivrisinek birçok şeyi anlatır.Küçük görülür fakat büyük şeyler anlatır.İncir çekirdeğide küçüktür.Fakat hakikattir büyür ve sonsuz meyveler verir.Bir küçük ur'da büyür hakikattir.Kötü olan önemsenmez ise büyüyeceğinin resmidir.
O halde küçük demeden üzerimize düşen salih işleri yapmak üzerimize haktır.Haktan kaçan eni sonu ur gibi büyüyenlerin deşilmiş irinlerinin içinde kaybolmaya mahkumdur.
Küçük sorunları büyütmek başımıza büyük dertler açar,küçük güzellikleri büyütmek sonsuzluğa uzanan tohumlara kavuşturur.
Rabbimiz bir sivrisineği misal getirmekten çekinmez.Bir sivrisinek birçok şeyi anlatır.Küçük görülür fakat büyük şeyler anlatır.İncir çekirdeğide küçüktür.Fakat hakikattir büyür ve sonsuz meyveler verir.Bir küçük ur'da büyür hakikattir.Kötü olan önemsenmez ise büyüyeceğinin resmidir.
O halde küçük demeden üzerimize düşen salih işleri yapmak üzerimize haktır.Haktan kaçan eni sonu ur gibi büyüyenlerin deşilmiş irinlerinin içinde kaybolmaya mahkumdur.
Küçük sorunları büyütmek başımıza büyük dertler açar,küçük güzellikleri büyütmek sonsuzluğa uzanan tohumlara kavuşturur.
HAMD ÂLEMLERİN RABBİ ALLAH’A, SELAM TÜM
PEYGAMBERLERE
İkraela
@ElaIKRA
0 yorum:
Yorum Gönder